1 Temmuz 2019 Pazartesi

90. MEKTUP; YAZMADIĞIM ÖYKÜLER YERİNE ALGISAL KAYIT


26.03.19

İşyerimi değiştirdim moralim pek düzeldi. Yeni işimi seviyorum,  yıllarca aynı sosyoekonomik geçmişin rahlei tedrisinden geçmiş insanların içinde yaşamaktan ne kadar körelmiş olduğumu yeni yeni anlıyorum. Dünya üzerinde kendimden çok farklı insanlar olduğunu biliyordum ama onlarla hiç karşılaşmamıştım. Bu yeni dünya haftada iki gün de olsa bana ne diye nefes aldığımı hissettirdi. Tek sıkıntım düşünmeye fazla zaman yok. Şimdilik sadece algısal kayıt.  Fark dediğim de; yani gerçekten öyle böyle değil fark. Üstüne hikaye kurulacak karakterler hayal ediyorum ya bazen; Canetti’nin dediği gibi “yazmadığın öyküler yerine , sürekli kurgular…” insan birikintisi yerlerde çok canım sıkılınca özellikle….  Oyun gibi dikkatimi çeken insanların iç çamaşırlarını tahmin etmenin ötesinde, iç organlarını hastalıklarını filan düşünüyorum bazen; bu adam akşamları bel ağrısı çekiyor, bu kadın gece üçte ancak uykuya dalabiliyor, geçmişler gelecekler yazıyorum ya seçtiğim karakterlere - yeni işim sayesinde karşılaştığım bu tipleri düşününce hiçbir orjinalitesi yokmuş kurgularımın diyorum. Bu karşılaştığım insanlar aklımın eremeyeceği özellikler taşıyorlar veya hiç taşımıyorlar. Bazılarının cehaleti, bazılarının sefaleti öyle ilgimi çekiyor ki. Hani derler ya insan söz konusu olduğunda hiç bir hayat siyah beyaz değil diye; siyaha bu kadar yaklaşmış hayatlar, beyaza bu kadar yaklaşmış insanlar... Bu yüzdenmiş diyorum kimi zaman, o tanıdığım insanların arasında anksiyete nöbetleri geçirmem. Meğer kendimi yabancı hissettiğim o insanlar aslında hemen hemen benim aynımmış, Ona fark bile denmezmiş,  ‘kendim’likten bunaltıymış O.  Şimdi anlıyorum yabancılığı asıl. Enerjik hissediyorum, yabanıllık enerjisi var üstümde. Herkesle konuşmak, hal hatır sormak öğrenmek istiyorum nasıl hissettiklerini. Benim yaşadığım, bildiğim, gördüğüm şeylerin adını duymamış, yanından geçmemiş bu insanların muhabbeti beni sakinleştiriyor. Değişikliğin içinde sıradanlaşıyorum. Sıradanlığımınn derin sularına daldıkça derinleşiyorum, değişiyorum.  Hafızamın bir katmanında sıkışmış- klübe eşofmanla gittiğimiz günler duruyor hala... kendimi yirmili yaşlarımda, cihangirde sokak sokak kiralık ev ararken bulduğum rüyalar görüyorum ama uyanınca sanki geçmişim değil de başka bir boyuttaki hayatımmış gibi geliyor. Varoluşum dönüşmüş, dönüşüyor, buna şahidim ve daha kimbilir neye dönüşeceğim diye umutla meraklanıyorum.  

Sevgiler
Jane

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder