23 Eylül 2015 Çarşamba

74. MEKTUP; BİR SAMAN YOLU GECESİ ÖNCESİ

Sana yazmak için biraz mutlu hissetmeyi bekledim; 
bekledikçe de bekliyor insan; rehavet öyle bişey.

Üstünde “Happiness is home made” yazan kavanozlar aldım. Çok saçma ama “mutluluk dediğin ev yapımı bişeydir” diye çevirdim hoşuma gitti. İçine bi de marmelat filan yapıp koysam süper müper olabilir.  

Biyer rüzgarlıysa; epey rüzgarlıysa yağmur kalıcı olmuyor; sağnak geçiyor. Böyle bir bilgiyi ilkokul çocuğu bile bilirken benim bu duruma bu kadddar yaşadıktan sonra ayılmam bazen çok korkutuyor beni.  
Sana da oluyor mu?
Herşeyi  herkesten daha az biliyormuşum  gibi geliyor.
Bazen bu beni depresif de yapıyor.
Bazen de ne bileyim işte iştahlı…

Herşey illüzyon tabi en nihayetinde tek bir bilgi var ve insanlık sadece onu bilmiyor geri kalan oyalamaca.

Bu mevzulara dalmayacaktım ben başka bişey anlatacaktım sana.

Rüya gördüm yine…
O örtüyü başımın üstüne kadar çekip derin bir nefes alıyordum rüyamda. 
Kokunu bulmaya çalışıyordum. Dışarıda ağaçların yaprakları hışırdadı. 
En çok dokunmak istediğim şey nabzın diye geçiriyordum içimden. 
Uzaklaştıkça daha garip rüyalar görüyorum.
Örtüyü yavaşça yüzümden kaydırdım. Yattığım yerden görebildiğim kadarıyla ağaçlar da dahil herkes ve herşey yarım yamalak bir uykudaydı. Sen de…

Ben o yatağın içinden çıkıp çıplak ayaklarımla bassam yere ve yürüsem verandaya doğru ağaçlar ve sen uyanacaktınız. Çok sıcaktı; ve sen uyanır uyanmaz bir sigara yakardın. Bense kokunu bulmaya çalışıyordum sadece.  Örtüyü bir kez daha yüzüme çekerek öylece dalmışım.

 Ve sonra bunlar hiç olmamış gibi baktım yüzüne belki de bakamadım bilemiyorum. Ama rüyalara inanmayı senden öğrenmiştim.  Nabzın diyorum hala en çok dokunmak istediğim şey.

Ve şimdi bir sürü ağacın hep bir ağızdan hışırdadığı uzak diyar alacakaranlığında herkes ve herşey yarım yamalak bir uykudayken ve belki sen dahi;  bir kez daha örtüyü yüzüme çekiyorum. Kokunu neredeyse buluyorum.

Herşey zihnimde.

Belki çok eskidendi.

Sevgiler

Jane

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder